Anna Danesi ve Türkiye'ye Saygısızca Açıklamaları




Bildiğiniz üzere mükemmel bir 2025 Dünya Şampiyonası geçirdik ve finale kalmayı başardık. İlk defa madalya alacak olmamız çok özeldi bizim için. Gelgitli bir maçtı ve maalesef alacağımız ilk seti de kaybettik, sonunda skor 2-2 olsa da karar setinde 6-4 öndeyken İtalya'nın seri bulması ve Santarelli'nin gerekli zamanda mola almayıp gerekli değişiklikleri yapmaması, takımın üst üste 4 5 blok yemesiyle kupayı kaybettik. O kadar kıyıdan döndük ki... Bizim için çok üzücüydü.

Bundan 1 hafta sonra bugün Anna Danesi'nin Türkiye maçına dair açıklamalarını gördük. Kitabına eklediği bir kısımda Türklerin saygısızca bağırdığı, triplere girdiğimiz gibi hatta saç kesiminden dövmelere kadar hakaret ettiği bir yazı gördük. Bu kadar çekememezlik de pes doğrusu! Altını kazanmışsın ama adam olamamışsın derler insana. Biz kazanmasaydık da olurdu, keşke senin gibi birine gitmeseydi.

Açıklamasını paylaşmadan önce şunu da söylemeliyim ki, kendisi o zaman takım arkadaşı olduğu Ebrar hakkında açıklamalar yapacak kadar karakter eksikliği yaşayan biri.

Bir de Egonu meselesi var. Egonu'yu severim, Türkiye'de geçirdiği zamanı, kazandırdığı kupayı ve onun tatlılığını unutacak değilim. Ancak yanlışa da yanlış demek lazım. Maç sırasında rakip oyuncuyu ayağına çağırıp laf eden ve sonrasında hakemin kart çıkardığı biri. Maç sonu tekrar kızla konuşuyor. Asıl tepki göstermesi gereken kişi ya da takım arkadaşı diye susması gereken kişi Egonu'ysa susup başkasına da çuvaldızı batırmayacak! 

Kendileri rakibe bağırmıyor, bakış atmıyor, el kol yapmıyormuş gibi bizim takıma laf ediyor. Kendi içimizde sevinmeyecek miyiz ya da bağıramayacak mıyız? Hırslı olduğumuz için suçlu olamayız ve sayın Danesi, tribün olarak da takım olarak da senin gibi bir karakter eksiği olan şahsı kışkırtmaya çalışmıyoruz. 

2023'teki yenilgi seni nasıl yakmışsa 2 senedir unutamadın gitti, unutamadınız gitti. Olimpiyat madalyası kaçırmış olabiliriz, DŞ altını da kaçırmış olabiliriz. En azından bizim onları kazanma şansımız var ama sen bazı şeyleri asla kazanamazsın, hamurunda yok çünkü. 

Bunları tamamen çekememezlik ve ırkçılığa yoruyorum. Berbat bir zihniyete sahipsin.

Neyse, Temmzvolley'den alıntıladığım tweeti ve Danesi'nin saygısız açıklamasını tam olarak aşağıya bırakıyorum. Ben diyeceğimi dedim. 


"Türk voleybolcular, özellikle de güçlü Melissa Vargas ve Ebrar Karakurt, yüzünüze bağırır, her sayıdan sonra deli gibi el kol hareketleri yapar ve çoğu zaman sizi yıldırmaya çalışır. Fiziksel olarak çok güçlü, hatta bazı durumlarda heybetli, punk saç stilleri, çok sayıda dövme ve müthiş bir kişiliğe sahip oyuncular. Onlara meydan okumak için tüm cesaretinizi toplamanız gerekir.

​Ayrıca, tarafsız sahada bile spor salonları sadece Türklerle dolu gibidir. Taraftarları inanılmaz bir gürültü yapar ve takımları lehine bağırarak çılgın bir kaos yaratır, bu da sahadaki oyuncuların hırsını daha da artırır.

​Onlarla mücadele etmek gerçek bir cehennem olabilir, ancak maçımızın ilk setinin ilk birkaç dakikasına bakmak bile, Paris'te taktiklerinin asla işe yaramayacağını anlamak için yeterliydi. Bakışları kötü, vahşiydi. Kelimenin tam anlamıyla dişlerini gösteriyorlardı, bu sadece bir deyiş değil. Kükrüyorlardı.

​Biz ise, filenin diğer tarafında gülümsüyorduk. Dünyanın tüm sakinliğiyle oynuyorduk ve bu onları daha da sinirlendiriyordu. Onları surat ifadelerimizle değil, icraatlarımızla yendik. Biz oynuyor, eğleniyor ve topu yere değdiriyorduk, onlar ise homurdanıyor ve hata yapıyorlardı. 

Kaplan yüzleri, yavaş yavaş, varlığından bile haberdar olmadığınız bir koz kartına sahip olan bir rakip karşısında sırılsıklam olmuş kedi yavrularına dönüştü: sakinlik. Umarım bu duyguyu kendi örneğimle aktarabilmişimdir."



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyaz Leke-1 (Mahkumiyet) / Aslı Arslan / Yorum

Beyaz Leke-2 (Özgürlük) / Aslı Arslan / Yorum

En Heyecanlı Maçlar 2 / Vakıfbank-Fenerbahçe Maçı / Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali / 2025/ Vakıfbank Şampiyonlar Ligi'nde Yine Fenerbahçe'yi Altın Sette Eledi